30 Ekim 2016 Pazar

Himalayalara doğru

Telefonun alarmı ile uyandığımızda saat sabahın 05:00'i idi. Güne Himalayalar üzerinde yapacağımız uçak yolculuğu ile başlayacaktık. Bu saatte daha kahvaltı servisi başlamadığından hızlıca giyinerek hemen aşağıya indik. Bir gün önce Katmandu'da gezdiğimiz aracın şöförü otelin girişinde bizi bekliyordu. Şehrin henüz hareketlenmemiş caddelerinden geçerek havaalanına vardığımızda hava hala karanlıktı. 




Bankodan biniş kartlarımızı alarak beklemeye başladık. Himalaya'lar üzerinde yapılan uçak turları Nepal'in birkaç lokal havayolu tarafından icra ediliyordu. 25 kişi kapasiteli olan uçaklar sabah gün doğarken peşpeşe kalkıyor, yaklaşık bir saat süreyle Katmandu civarındaki zirvelerin üzerinde uçarak geri dönüyordu.
Bekleme salonu yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Sırası gelen guruplar bilet kontrolünden geçtikten sonra uçaklara doğru yürüyorlardı. Biz Nepal'in lokal hava yollarından "Yeti Airlines" ile uçacaktık. Kısa bir beklemeden sonra uçuş numaramız anons edildi. Terminal binasından uçağa doğru yürürken gözümüz karşıdaki dağların üzerinden yükselen ışımaya takıldı. Gün ağarmaya başlamıştı. Dünyamızın en yaşlı dağ silsilesi olan Himalayaların dorukları soluk maviden pembeye dönen ışıkların arasında bütün heybetiyle belirmekteydiler.

Bindiğimiz uçak şimdiye kadar seyahat ettiğimiz uçakların arasında en küçük olanı idi. Ortadaki koridorun her iki tarafında ikişer kişilik koltuklar bulunuyordu. Yolcular cam kenarındaki koltuklara oturuyor, yanındaki koltuk boş kalıyordu. Böylece herkes manzarayı rahatça seyrediyor ve görüntü alabiliyordu. Mürettebat Kokpitteki iki pilot ve kabin içinde bulunan bir hostesten ibaretti. Yaklaşık 20 kişiden oluşan gurubumuz yerlerini aldıktan sonra hareket ettik.



Uçağımız havalanırken şehir altımızda yavaş yavaş küçülmekteydi. Güneş ufuktan yükselmeye başlamıştı. Bir süre sonra üzerleri karlarla kaplı zirvelerin oldukça yanına yaklaşmıştık. Hostesimiz görüş alanımızdaki dağların isimlerini ve yüksekliklerini ara ara yaptığı anonslarla tanıtıyordu. Uçağın penceresinden olabildiği kadar resim almaya gayret ediyorduk. 





Görüş alanımıza bugüne kadar sadece resimlerde gördüğümüz tipik silüetiyle dünyamızın en yüksek dağı "Everest" girmişti. 



Bir süre sonra hostesimiz sırayla hepimizi tek tek kokpite davet etti. Kokpitin penceresinden kameralarımıza ve mobil cihazlarımıza yansıyan görüntüler muhteşemdi. Uçağımız dağların üzerinden yarım daire çizerek dönüşe geçti. Hemen hemen bir saat süren Himalaya uçak turumuz sona ermişti. Çıkışta birer hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedik. Nepal'den çok güzel bir anı ile dönecektik.





Otele döndüğümüzde hızlıca kahvaltımızı yaptık. Dün Katmandu'da bizi gezdiren şöför aracıyla kapıda bekliyordu. Bugün şehir dışına çıkacak, yaklaşık 30 km. mesafede bulunan Nagarkot'a gidecek, dönüşte ise Unesco Kültür Mirası listesinde bulunan Bhaktapur şehrini gezecektik.
Şehir dışına çıkmadan önce Katmandu'da bulunan en büyük Hindu tapınağı olan "Pashupatinath" tapınağına uğradık. Tapınak şehrin içinden geçen Bagmati Nehri kıyısında idi. Unesco Kültür Mirası listesinde yer alan tapınak dünyanın sayılı Hindu Tapınakları arasında yer alıyordu. İçerde yapılmakta olan kremasyon töreni nedeniyle girişte yoğun bir kalabalık vardı. Bu törenleri Varanasi'de gördüğümüzden vakit kaybetmek istemedik. Şehrin karmaşık trafiğinden çıkarak yola koyulduk.



Yolumuz doğu yönüne doğru geniş arazilerin arasından dağların eteklerine doğru devam ediyordu. Takip ettiğimiz yol bir süre sonra dönerek tırmanışa geçti. Yolun bu kesimi oldukça virajlı olduğundan hızımız bayağı azalmıştı. Etrafımızda görünen manzara çok güzeldi. Yeşillikler arasında giderken arada köylerin içinden geçiyorduk. Yol boyunca ekili araziler, ormanlık alanlar birbiri ardından görüş alanımızdan akıp geçiyordu. 






Nagarkot, havasının temizliği, doğanın içinde oluşu ve muhteşem dağ manzaralarına hakim bir yer olma özelliği nedeniyle Nepal halkı tarafından dinlenme amaçlı olarak tercih edilen popüler bir bölge idi. Bölgede birçok kaplıca ve dağ manzaralı otel ve dinlenme tesisleri yer almaktaydı. Bir süre sonra aracımız kır gazinolarının ve küçük dükkanların bulunduğu bir yerleşim merkezinin içinde park etti. Bir köşede bölgeye hakim bir tepeye doğru devam eden basamaklar gözümüze çarptı. Çıkmak için önce tereddüt ettik ama buraya kadar gelmişken görmeden gitmeyelim deyip zirveye çıktığımızda havanın temizliği ve etraftaki manzara bütün yorgunluğumuzu aldı götürdü. Uzaklarda karla kaplı Himalaya'ların zirveleri muhteşem görünüyordu. 



Zirvede yalnız değildik. Bir okul pikniği olduğu anlaşılan etkinliğin tam ortasına düşmüştük. Değişik yaş guruplarından oluşan Nepalli çocukların her biri bizle resim çektirmek için yarışıyorlardı. Hepsi de çok sevimli idi. Bizi hazırladıkları yemeğe davet ettiler. Aralarında tek tük İngilizce bilenler vardı. Bir süre sohbet edip birlikte resim çektirdikten sonra basamaklardan inerek aracımıza döndük.







Nagarkot'dan dönüşümüzü farklı bir yol izleyerek yaptık. Yamaçlarda teraslar halindeki ekili alanlardan, köylerin arasından geçerek Katmandu'ya 8 km. mesafede bulunan Nepal'deki eski krallık şehirlerinden biri olan Bakhtapur'a geldiğimizde vakit öğleyi bulmuştu. İlk gözümüze çarpan küçük bir restoranda yemek yedikten sonra burada da aynı isimle anılan "Durbar Meydanı" ndaki özgün mimarisi ile dikkat çeken tarihi yapıların arasında dolaşırken gözümüze hoş görünen her kareyi kameralarımızla kaçırmamaya çalışıyor, hayranlıkla etrafımızı seyrediyorduk. 












Nepal, insanları ile yapıların kendine has mimarisi ile, farklı kültürel özellikleri ile adeta bizi büyülemişti.
Yapılar arasındaki daracık sokaklarda dolaşırken, yöresel objeler satan esnaf ve seyyar satıcıların tezgahalarına bakarken vaktin nasıl geçtiğini anlamadık. Meydana bakan bir kafede birer masala çayı içerek dinlendikten sonra Katmandu'ya hareket ettik.







Şehre girdiğimizde hava kararmıştı. Thamel Çarşısı'nda biraz dolandıktan ve akşam yemeğimizi yerel bir restoranda yedikten sonra otele döndük.
Ani bir karar vererek planladığımız 12 gün süren Hindistan-Nepal seyahatimizin sonuna gelmiştik. Yarın sabah Türkiye'ye hareket edecektik. 
Tempolu geçen bir seyahat daha geride kalmıştı. Birkaç gün önce Nepal'e geldiğimizde yeni bir ülkeye adım atmanın heyecanı duymuştuk. Oysa sabah otelden çıkışımızı yaptıktan sonra havaalanına doğru giderken sabahın serinliği ile birlikte yüzümüze çarpan rüzgar artık bize yabancı değildi. 
Katmandu Havaalanı'na geldiğimizde THY'nin TK727 sefer sayılı uçağı apronda yerini almış, kalkış saati olan 12:45'i bekliyordu. Önümüzde yaklaşık 8 saat sürecek bir uçak yolculuğu vardı. Vaktinde kalkan uçağımız Nepal semalarına doğru yükselirken gözlerimiz uzaklardaki dağların zirvelerine takılmıştı. Hindistan ve Nepal'de geçirdiğimiz günlerin bu iki ülke için yeterli olmadığını biliyorduk. Doğuya yapılan yollar bir anda plansız bir şekilde insanın karşısına çıkıyordu. Bu coğrafyaya bir daha gelmek bakalım ne zaman kısmet olacaktı. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder