3 Nisan 2017 Pazartesi

Yeniden Uzak Doğu



Seyahatten dönüşler sancılıdır. Güzel geçen bir gezinin anıları bütün şiddeti ile canlılığını korurken kendinizi tekrar yollara atmak için can atarsınız. Çekilen resimlere bakarken yaşanan anlar bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçer. Seyahat etmek böyle bir şeydir. Yollar sizi çağırır. Gözünüz hep yollardadır.

Hindistan ve Nepal seyahatinden daha yeni dönmüştük. Her seferinde olduğu gibi seyahat etmenin ya da yolda olmanın verdiği enerjiyi bütün şiddeti ile içimizde hissetmeye devam ediyorduk. Şartlar uygunken acaba araya bir seyahat daha sığdırabilirmiyiz diye düşünmeden edemiyorduk.


Son on yılda Asya ve Uzak Doğu'ya yaptığımız gezilerde birçok ülkeyi görmüştük. Küçük olanları saymazsak bu bölgede gitmediğimiz pek az ülke kalmıştı. Bunların arasında Endonezya, Filipinler, Myanmar ve Laos vardı. Myanmar ve Laos'u ayrı bir seyahat olarak ele almak, bir kaç kez gitmiş olmamıza rağmen Tayland ile birleştirmek daha mantıklı geliyordu. İçinde bulunduğumuz dönem nedeniyle seyahat süresini fazla uzatma imkanımız olmadığından Endonezya ve Filipinler'in her birini ayrı düşünmeliydik. 
Nihayet 2016 yılının ikinci seyahatini Filipinler'e yapmaya karar verdik. 
Karar verir vermez süratle hazırlıklara başladık.
Seyahat programını kısa sürede oluşturmamız gerekiyordu. Aksi takdirde gitme fırsatını kaçırabilirdik. Hızlıca gezi bloglarını taramaya ve web'den bilgi toplamaya başladık.  
THY geçen yıldan itibaren Manila'ya seferlere başlamıştı. Uçuş süresi 11 saat idi. Atatürk Havalimanı'ndan gece yarısı kalkan uçak Manila'ya sabah saatlerinde varıyordu. Daha seyahatin başında o kadar uzun uçuş yapmaktansa araya konaklamalı bir aktarma koymayı düşündük. Aktarma için Bangkok'u seçtik. İlk olarak THY ile Delhi'ye uçacaktık. Uçağımız sabaha karşı Delhi Indra Gandhi Havaalanı'na indikten sonra havaalanında 6 saatlik bir bekleme süresi vardı. Daha sonra Thai Airways ile Bangkok'a hareket edecektik. 4 saat sürecek uçuş sonrası Bangkok'a varışımız akşamüstü gibi olacaktı. O gece Bangkok'ta kalacak, ertesi gün öğleden sonra Manila'ya hareket edecektik. Bangkok Manila arası ise sadece 3 saat idi. Daha önce birkaç kez gittiğimiz Bangkok'a uğrama fikri hoşumuza gitmişti.



Sıra Filipinler'in programına gelmişti. Ülke 7000 in üzerinde irili ufaklı adadan oluşuyordu. Tropikal bölgenin kendine has coğrafyası burayı doğal güzellik açısından dünyanın sayılı yerlerinden biri yapmıştı. Gezip görülecek o kadar çok yer vardı ki burası için ayırdığımız 12 güne hangi birini sığdıracağımızı şaşırmıştık.
Filipinler programının oluşmasında "Gezi Tozu" Seyahat Blogu yapımcısı Burcu'nun verdiği bilgilerin büyük faydasını gördüm. Burcu eşi ile birlikte gittiği Filipinler'den daha yeni dönmüştü.
Seyahat planımız şöyle idi; 
İlk varacağımız yer olan Manila'ya bir gün ayırdık. Şehir gezisi için bir tam gün yeterli görünüyordu. Manila'dan Bohol Adası'na gitmeyi planladık. Burada iki gece kaldıktan sonra Manila üzerinden aktarmalı olarak Coron Adası'na gidecektik. Adada bulunan resimlerini gördüğümüz göller inanılmaz güzeldi. Sırada Palawan Adası vardı. El Nido'yu ve Puerto Princesa'da bulunan yeraltı mağara sistemini görmemek olmazdı. Dönüşümüz tekrar Manila üzerinden olacaktı. THY'nin Manila'dan 21:30 da kalkan TK85 sefer sayılı uçağı 13 saat süren bir uçuş sonrası sabaha karşı Atatürk Havalimanı'na iniyordu.  



Seyahat programımızı bu şekilde kesinleştirdikten sonra tüm otel ve uçak rezervasyonlarımızı tamamladık. 21 Mart akşam üzeri havaalanına giderken yola çıkmanın hafifliğini içimizde hissediyor, bundan tatlı bir heyecan duyuyorduk. Yeni bir ülke, yeni yollar, yeni maceralar bizi bekliyordu.

1 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık. Ben sadece Moalboal'ı görebildim ama tam bir Filipinler turu planlıyorum:) Takimteyim.

    YanıtlaSil