6 Eylül 2017 Çarşamba

El Nido'ya gidiş

Sabang Koyu, denizden doğru esen rüzgarın etkisiyle kumsala vuran dalga sesleri ve birkaç masadan gelen konuşmalarla yeni bir günü karşılıyordu. Kumsala bakan restoranda kahvaltımızı bitirmek üzereydik. Yarım saate kadar kaldığımız tesisten ayrılarak El Nido'ya doğru hareket edecektik. Sabang Plajı'nda mola vermekle isabetli bir karar vermiştik. Böylece hem buradaki yeraltı nehrini görmüş, hem de El Nido'ya giden yolu kolaylamıştık. Şimdi önümüzde yaklaşık 4 saat sürecek bir minibüs yolculuğu vardı.


Bindiğimiz araç yarım saat sonra bizi El Nido'ya giden yol ayrımındaki kavşağa bıraktı. Burada kısa bir bekleme süresinden sonra Puerto Princesa'dan gelen bir başka minibüs ile El Nido'ya hareket ettik.



El Nido - Sabang yol ayrımı
İki gün önce havanın kararmış olması nedeniyle etrafın güzelliğini görememiştik. Yolumuz yemyeşil bir bitki örtüsü içinde kah düz bir hat boyunca kah virajlı olarak devam ediyordu. Yol boyunca rengarenk çiçeklerin olduğu tarlaların yanından geçiyorduk. Bindiğimiz minibüs deniz kenarında bulunan lokanta kafe arası bir mekanda kısa bir mola verdikten sonra yolumuza devam ettik. 



El Nido yolunda
El Nido kasabasına girdiğimizde saat 15:00 civarı idi. Büyük araçların kasabaya girmesi yasak olduğundan bütün yolcular minibüs terminalinde indi. Terminalde bekleyen bir tricycle (Tayland'daki tuk-tuk ların Filipinler'deki karşılığı) ile pazarlık ederek, şöföre kalacağımız otelin adresini verdik. Filipinli şöförümüz bizi kasabanın daracık sokaklarından deyim yerindeyse uçurarak bir köşebaşında bıraktı. Meğer kalacağımız tesis bizi bıraktığı yerden daha ilerdeymiş. Tesise giden tek yol çok dar olduğundan kullandığı aracın bu dar sokaklardan geçmesi mümkün değilmiş. Yapacak bir şey yoktu. Biz de elimizdeki valizleri ve çantaları çekiştire çekiştire ne kadar uzakta olduğunu kestiremediğimiz tesise ulaşmak için yürümeye başladık. Yürümekte olduğumuz yoldan bize doğru gelmekte olan daha küçük ebatlı bir tricycle yanımızda durdu. Aracı kullanan Filipinli kız nereye gittiğimizi sordu. Tesisin adını verince, bize araca atlamamızı söyledi. Meğer kullandığı tricycle kalacağımız tesise aitmiş. Ne kadar sevindiğimizi anlatamam. Filipinli kız bizi yolun iki tarafındaki duvarların arasında 1,5 metreden fazla olmayan mesafeye rağmen hiç bir yere dokunmadan 90 derecelik köşeleri ustalıkla dönerek yine uçarcasına tesise getirdi. Önümüzdeki iki gün boyunca bu daracık yolu bu araçla birçok kez kat edecektik.
Tesisimiz denizin hemen önündeydi. Tropik bitkilerle bezenmiş çok güzel bir bahçesi vardı. Denizin içi, kıyıdan başlayarak açığa doğru devam eden mercan kayalıklarıyla kaplı idi. Tesisi işleten Filipinli hanım uzun yıllar İngiltere'de hemşirelik yapmış. Akıcı bir İngilizcesi var. Burada kaldığımız süre boyunca kendisi ile güzel sohbetlerimiz oldu. Seyahatlerde yerel halk ile iletişim kurmanın ayrı bir güzelliği vardı. Fırsat buldukça böyle ortamlar yaratmaya gayret ediyorduk.



Kaldığımız tesis ve bahçesi
Kalacağımız yer bir üst katta sarkan begonvillerin arasında balkonlu bir oda idi. Tesisin cephesi batıya dönük olduğundan güneş tam karşımızdaki adaların arkasından batıyordu. Gün batımını seyretmek çok keyifli olacaktı.
Odaya yerleştikten sonra lobiye inerek önümüzdeki iki gün yapacağımız tekne turları için rezervasyonumuzu yaptık. Seçenekler içinden A ve C tipi turlar daha hoşumuza gitmişti. Bu turlar ile ilgili bilgileri bir sonraki yazıda detaylı olarak vereceğim. 
Hala enerjimiz yerindeydi ve hiç vakit kaybetmeden akşam yemeği için merkeze inmeye karar verdik. Tesisin aracı geldiğimiz daracık yoldan bizi köşeye bıraktı. Oradan da başka bir araçla şehir merkezine geldik. 
Merkez denilen yer sağlı sollu birçok dükkanın bulunduğu birbirini kesen sokaklardan oluşuyordu. Bu sokaklardan limana doğru yürüdük. Sahile bakan kumsalın önünde çeşitli deniz ürünlerinin servis edildiği birçok restoran vardı. Restoranların yanındaki sokaklarda canlı canlı pavuryalar, jumbo karidesler, bu denizlere özgü rengarenk balıklar tezgahlarda sergileniyordu. Beğendiğiniz ürünleri ayırtıyor, piştikten sonra garsonlar kumsaldaki masanıza getiriyordu. Bir yandan yemeğinizi yerken bir yandan da El Nido'nun muhteşem manzaralı körfezini seyrediyordunuz. 









Akşam yemeğinden sonra yöresel eşyaların satıldığı dükkanları gezdik. Yarın ve öbür gün yapacağımız tekne turları için mercan kayalıklarının üzerinde tabanlarımız parçalanmadan yürüyebilmemizi sağlayan altı kalın lastik deniz ayakkabıları aldık. Tesise döndüğümüzde vakit hayli ilerlemişti. Yarınki tekne turu için dinlenmeli ve enerjimizi toplamalıydık. Yoldan yeni gelmiş olmamıza rağmen El Nido'daki ilk akşamımız gayet güzel geçmişti.



El Nido körfezinde gün batarken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder