10 Ağustos 2018 Cuma

Güneşe en yakın başkent - La Paz

Bir kez daha Güney Amerika’dayız. 2015 yılındaki ilk ziyaretimizde aklımızın kaldığı o kadar çok yer oldu ki, bu sefer eksikleri tamamlamaya karar verdik. Üstelik rotamıza Antartika’yı da dahil ettik. Yolculuğun 17 günü kara yolculuğu, 18 günü de deniz yolculuğu şeklinde geçti. Gidiş ve dönüşle birlikte toplam 37 günü buldu. İlk durağımız Sao Paulo idi. THY’nin TK015 sefer sayılı uçağı Sao Paulo’ya indiğinde akşam olmuştu. O gece hava alanına yakın bir otelde geceledikten sonra ertesi sabah Bolivya’ya hareket ettik. Boliviana De Aviacion Havayolu ile olan uçuşumuz St.Cruz’daki aktarmadan sonra ülkenin kültür başkenti La Paz’ın 4000 m. Yükseklikteki El Alto Havalimanı’nda son buldu.

Bolivya adı Güney Amerika’daki ülkelerin bağımsızlığını kazanmasında büyük rolü olan Simon Bolivar’dan geliyor. Ülkenin resmi başkenti Sucre. Ancak hükümet merkezi La Paz’da bulunuyor. La Paz dünyanın en yüksekte bulunan ya da başka bir deyiş ile güneşe en yakın başkenti olarak biliniyor. Yüksekliği 3650 m. Uçaktan iner inmez oksijen yetersizliği kendini gösterdi. Havaalanında bulunan eczaneden hemen “Sorochi” haplarından aldık. Bu haplar yükseklik hastalığına karşı vücut direncini arttırmak için kullanılıyor. Eczacının tavsiyesine göre günde üçer adet almamız gerekirmiş. Tabii bu haplara 4-5 gün önce başlamamız gerekiyordu ama Türkiye’de benzer etkiyi yaratacak başka bir ilaç bulamamıştık. Otellerde ve diğer konaklama yerlerinde ücretsiz olarak verilen koka çayı vücut direncini arttırarak oksijen açlığına karşı kullanılıyor. Koka bitkisinin yaprakları ise çiğnendiğinde aynı etkiyi yaratıyormuş. Ayrıca otellerde ihtiyaç duyanlara onar dakika süre ile oksijen takviyesi yapıyorlar. 
Bir taksiye atlayarak şehir merkezindeki otelimize hareket ettik. Şehir havaalanından 350 m. daha aşağıda. O kadar fark bile biraz olsun rahatlattı.
La Paz etrafı yüksek dağlarla çevrili çanak şeklinde bir şehir. Havaalanının bulunduğu El Alto semtinden şehire doğru döne döne inerken görünen manzara büyüleyici. 

La Paz
Sarp yamaçlar ve yokuşlarla dolu şehirde bize çok ilginç gelen bir uygulama ulaşım aracı olarak teleferik hatlarının kullanılması. Şehirde 4 adet teleferik hattı var ve bu hatlardan biri şehir merkezini El Alto’ya bağlayan 4,9 km. uzunluğundaki dünyanın en uzun teleferik hatlarından biri. Bu teleferik hatları şehirde oturanlar tarafından toplu taşıma aracı olarak kullanılıyor.


Şehir merkezindeki çok katlı modern binalara karşın yamaçlar boyasız, kiremit rengi evlerle dolu. Bu evlerin neden boyasız olduğunu sorduğumuzda bizi gezdiren rehber bu evlerin boyanması halinde ev sahiplerinin daha yüksek vergi ödemek zorunda olduklarından boyamaktan kaçındıklarını söyledi.
 
kolonyal mimarinin hakim olduğu sokaklar


şehrin ana meydanı "Plaza des Armas"
La Paz’daki ilginç mekanlardan biri de “Cadılar Pazarı” olarak bilinen “Witches Market”. Birçok bitkisel ürün ve yöresel objelerin yanısıra çeşit çeşit büyülerin de satılması bu pazarı daha da ilginç kılıyor. Pazardaki dükkanlarda içi doldurulmuş yavru lamalara benzeyen küçük bebekler var. Bunların lama fetüsleri olduğunu, yerli halkın bunları satın alarak evlerinde muhafaza ettiklerini duymuştuk. Halk arasında bunların evlerine uğur getirdiğine inanılıyormuş.




Cadılar Pazarı "Witch Market"
Şehrin dışında bulunan ve turistlerin sıkça ziyaret ettikleri “Ay Vadisi” de görmeye değer yerlerden bir başkası. Amerikalı astronot Neil Armstrong’un burasını ay yüzeyine benzettiğinden bu isimle anılan bölgede yağmur suları yumuşak toprağı oyarak bizim Kapadokya’da olduğu gibi ilginç şekiller oluşmasına yol açmış. Farklı parkurlar boyunca yürüyerek burayı gezebiliyorsunuz.



Ay Vadisi "Moon Valley"
Bolivya’yı halkın giyim tarzı ve yaşantısı ile kültürel olarak 2 yıl önce gördüğümüz Peru’ya oldukça yakın bulduk. Geçmişte bütün Güney Amerika ülkeleri gibi burası da batılı ülkeler tarafından sömürülmüş. Ülkedeki zengin maden yataklarında çalıştırılan yerli halkın emeği ile çıkarılan değerli metalik madenler gemilerle batıya taşınmış. Bu madenlerde çalıştırılan işçiler son derece sağlıksız şartlarda çalıştığından hastalık ve erken ölümler had safhaya ulaşmış. Güney Amerika tarihi bunun gibi üzücü hikayelerle dolu.
La Paz’a gelmemizin esas nedeni Bolivya sınırları içinde bulunan ve dünyanın en geniş tuz rezervine sahip olan “Salar de Uyuni” tuz çölünü görmekti. Şehirde geçirdiğimiz iki günün ardından küçük bir şehir olan “Uyuni” ye hareket ettik. Uyuni tuz çölü ile ilgili izlenimlerimizi bir başka yayınımızda paylaşacağız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder