4 Eylül 2016 Pazar

Kutsal şehir Varanasi

Ramnagar Kalesi
Dünyadaki bilinen en eski şehirlerden biri Varanasi. Nerdeyse 3000 yıllık tarihi var. Hinduların kutsal şehri ve haç mekanı. Tanrı Shiva'nın şehri. Kimilerine göre ise hüznün şehri. 
Birçok gezgin eğer Varanasi'ye gitmemişseniz Hindistan'a gitmiş sayılmazsınız der. Bence bu tespit çok doğru. Burada Hindistan'ın bambaşka bir yüzünü görüyorsunuz. Bir yanda sefalet ve açlık, diğer yanda mistik dünyanın çarpıcı görüntüleri sizi alıp bir başka dünyaya götürüyor. Sanki bir masal aleminin içinde hissettiriyor sizi havadaki atmosfer.


Sabah kahvaltı sonrası hazırlanarak rehberimiz Sahani ile buluştuk. Otel tarafından bizim için kiralanan araca binerek bugünkü gezimize başladık. İlk durağımız şehir merkezinde bulunan "Durga Temple" adlı Hindu tapınağı idi. Bütün tapınak girişlerinde olduğu gibi buraya girmeden önce ayakkabılarımızı çıkardık. Tapınağın içinde Hinduizm dinindeki tanrıların heykelleri ve yanan tütsülerin dumanları arasında dua etmekte olan ziyaretçilerin arasına karıştık. Küçük bir ücret karşılığı aldığımız meyve sepetini sunaktaki görevliye vermemiz gerekiyormuş. Sunak önündeki kuyruğa girerek teslim ettiğimiz meyve sepeti karşılığında alnımıza kırmızı bir boya sürüldü. Bu boya sürülen kişiye göre değişik anlamlar taşıyormuş. Bizimkinin anlamı üçüncü gözün simgesi imiş.
Tapınaktan çıktıktan sonra kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan müzede Hinduizm tarihi ile ilgili öykülerin sembolik olarak anlatımını izledik. 


Durga Temple



Sırada Varanasi'nin ünlü tapınakları arasında yer alan "Sankat Mochan" tapınağı vardı. Kemerli bir kapıdan girilen bahçede etrafta dolaşan maymunların arasından geçerek tapınak binasını gezdik. İnançları gereği tapınağı ziyarete gelen Hinduları izledik.


Sankat Mochan Tapınağı


Bir sonraki durağımız ise "Ramnagar Kalesi" idi. Buraya gitmek için Ganj Nehri üzerindeki bir köprüden geçerek nehrin doğu kıyısına geçiliyordu. Ganj Nehrinin kıyısında inşa edilmiş olan kale, yapılarındaki ince işçilik ve nehir manzarası ile dikkat çekmekteydi. Kale içinde bulunan müzede sömürge döneminden kalan eski model arabalar, tahtırevanlar, giyim eşyaları ve silahlar sergilenmekteydi. 


Ramnagar Kalesi Girişi


Kale çıkışında verdiğimiz molada küçük bir çömlek kase içinde satılan masala çayı yorgunluğumuzu aldı götürdü. Hindistan seyahatimizde masala denilen baharat karışımının birçok çeşidine şahit olduk. Çeşitli baharatlardan yapılan bu karışım çay olarak içilebildiği gibi yemeklere lezzet katmak için de kullanılmaktaydı. Birçok çeşidi olan ve çay olarak kullanılan masala toz halinde olup sıcak suya karıştırılarak içiliyordu. 



Kale gezisinden sonraki durağımız "Banaras Hindu Üniversitesi" nin geniş bahçesi içinde bulunan "Shree Vishwanath Temple" adlı Hintli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi gören Hindu tapınaği idi. Varanasi, gerek Hindistan içinden, gerekse Asya ülkelerinden üniversite eğitimi almak isteyen gençlerin tercih ettiği bir şehirdi. Gezdiğimiz "Banaras Hindu Üniversitesi" 200.000 öğrenci kapasitesi ile hem Hindistan'ın hem de Asya'nın en büyük üniversitesi idi. Birçok yerli ve yabancı genç bu üniveristede eğitim almak için Varanasi'ye geliyordu. 


Banaras Hindu Üniversitesi




Tapınaktan ayrıldıktan sonra kiraladığımız rikşa ile şehrin kalabalık sokaklarına karıştık. Kiraladığımız rikşa şehir merkezinde her yönden gelen bisiklet ve motorların, yollarda salına salına gezinen ineklerin ve alışveriş yapmakta olan yerli halkın arasında güçlükle ilerliyordu. Bütün bu karmaşaya rağmen insanlar günlük hayatlarını son derece sakin ve stressiz bir şekilde sürdürmekteydiler. Asla agresif bir manzaraya, bir tartışma veya kavgaya şahit olmadık. 










Akşam olmak üzereydi. Rehberimiz Sahani akşam yemeği için bizi yerli halkın gittiği bir restorana götürdü. Bugüne kadar gezdiğimiz şehirlerde kısmen de olsa batı tarzı yemeklerin servis edildiği restoranlara rastlamıştık. Varanasi'de kaldığımız üç gün boyunca böyle bir mekana rastlamadık. Fakat aç da kalmadık. Neyse ki damağımız Asya mutfağına alışkın olduğundan fazla sıkıntı da çekmedik. Yemek sonrası çarşı içinden yürüyerek otelimize ulaştık. Yarın sabah erkenden kalkarak Ganj Nehri kıyısında yapılan "Aarti" Törenini izleyecektik. Şehir merkezinin kalabalığı ve gürültüsünden sonra otelimizin sakin ve sessiz avlusu adeta ilaç gibi geldi.  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder