ANTARKTİKA’YA GİDİŞ
23 Aralık 2017 Cumartesi Ushuaia.
O gün sabah erkenden
kalkmış, “Tierra Del Fuego (Ateş Toprakları) gezisini yapmış, Beagle Kanalı’nda
katamaran ile dolaşmış ve akşam üzeri gemiye dönmüştük. Holland America
Şirketi’nin “Zaandam” adlı cruise gemisi Güney Amerika Kıtası’nın Güney Kutbuna yakın
son yerleşim yeri olan Ushuaia’da demirlediği rıhtımdan ağır ağır hareket
etmeye başlıyordu. 15 Aralık’ta Şili’nin San Antonio Limanı’nda gemiye güneşli
bir havada binmiş, Şili Fiyordları’nda geçen 8 günden sonra hepimizin merakla
beklediği gizemli Antarktika Kıtası’na doğru yola çıkıyorduk.
 |
Ushuaia Limanı'na girereken |
 |
Ushuaia Limanı |
 |
Gemiye biniyoruz |
Seyir programına
göre yarın yani 24 Aralık’ta Horn Burnu (Cape Horn) önünden geçerek denizciler
tarafından dünyanın en tehlikeli boğazı olarak bilinen “Drake Boğazı”nı
katedecek ve “Antarktik Yarımadası”na varacaktık.
Her şey o tarihten yaklaşık 8 ay kadar önce başlamıştı. 2017
yılının ilk günlerinde Avustralya ve Yeni Zelanda’dan dönmüş, seyahatin
sarhoşluğunu daha yeni yeni üstümüzden atmaya çalışıyorduk. Çok keyifli bir
gezi olmuştu. O heyecan ile yeni rotaların hayalini kurmaya, haritaları açıp
internetten blogları incelemeye başlamıştık. Nedense aklımızda hep Güney
Amerika vardı. Aslında Güney Amerika kıtası ile ilk tanışmamız 2015 yılına
rastlar. 27 gün süren ilk seyahatimizde 4 ülkede 10 şehir gezmiş, kıtanın doğal
güzellikleri, kültürel çeşitliliği ve zenginliği bizi kendine hayran
bırakmıştı. Seyahat süresini çok uzatmamız mümkün olmadığından göremediğimiz
bir çok yerde aklımız kalmıştı. Özellikle Şili fiyordları ve Arjantin
Patagonyası adeta bizi bu kıtaya tekrar çağırmaktaydı. Ve kararımızı verdik.
Güney Amerika’ya ikinci yolculuğumuzu o yılın sonuna doğru yapacaktık. Vakit
geçirmeden kıtanın güney kesiminde bulunan buzullar ve fiyordları da içeren bir
rota hazırlamaya başladık. Rotamızda Bolivya, Peru ve Ekvator da yer alacaktı.
Bu arada “Rotasız Seyyah” Mehmet Genç’in Antarktika ile ilgili paylaşımları
dikkatimizi çekti. Mehmet, yapmış olduğu Antarktika seyahati ile ilgili
anılarını ve birbirinden güzel resimleri sosyal medyada paylaşmaktaydı. Acaba
düşündüğümüz rotaya Antarktika’yı da dahil edebilirmiydik? Neden olmasındı. Derhal Antarktika’ya giden gemilerin programlarını araştırmaya başladık. Kıtanın
Güneydeki en son yerleşim merkezi olan Ushuaia’dan kalkan gemilerin 10-12 gün
süren Antarktika gezileri vardı. Ancak bunlar oldukça maliyetli gezilerdi. Araştırırken
gözümüze çarpan bir rota ilgimizi çekti. Holland America şirketinin “Zaandam”
adlı bir cruise gemisi Şili’nin San Antonio Limanından kalkarak Şili fiyordlarını
geze geze Ushuaia’ya kadar iniyor, oradan da Antarktik Yarımadası’na giderek,
dönüşte programını kıtanın Doğu kıyıları üzerinden Buenos Aires’te
tamamlıyordu. Toplam 22 gün süren bir yolculuktu. Rotası üzerinde tam da bizim
görmek istediğimiz yerler vardı. Üstelik dönüş yolunda Falkland Adalarına da
uğrayacaktı. Ne yapıp edip bu geminin programına katılmalıydık.
 |
Zaandam'ın izleyeceği rota |
Derhal Holland
America Şirketi ile iletişim kurduk. Maalesef şirket sadece Avrupa’da adresi
olan yolculara internetten bilet satmaktaydı. Tam ümidimizi kesmişken bu
şirketin düzenlediği diğer gemi turlarının Türkiye’de MNG Turizm tarafından
pazarlandığını gördük. MNG’nin Harbiye’deki ofisini arayarak portföylerinde
ilgilendiğimiz gemi olmamakla birlikte Holland America ile görüşmelerini ve bu
turu satın almamızın mümkün olup olmayacağını sormalarını rica ettik. Birkaç
gün sonra cevap geldi. “Only Cruise” olarak satın almamız mümkündü. Bizim de
istediğimiz tam da buydu. Kıtadaki diğer gezilerimizi yaptıktan sonra Şili’nin
St. Antonio Limanından gemiye binecektik. İşte Güney Amerika’ya yaptığımız
ikinci seyahat ve Antarktika maceramız böyle başladı.
Önümüzde yaklaşık 5 aylık bir süre vardı. Bu zaman zarfında
yapacağımız yolculuğun tüm detaylarını gözden geçirdik. Görmek istediğimiz
yerleri içeren kapsamlı bir rota hazırladık. Konaklanacak tesisleri titizlikle
gözden geçirerek rezervasyonlarını tamamladık. Ara uçuşları planlamak bizi
oldukça meşgul etti. Yapacağımız gezilerin bazılarının bağlantılarını yola çıkmadan
kurmamız gerekti. Nihayet 3 Aralık 2017 Pazar günü sabahı 37 gün sürecek Güney
Amerika ve Antarktika seyahatimiz için Atatürk Hava Limanı’ndan hareket ettik .
Brezilya’nın Sao Paulo şehrinden aktarma yaparak Bolivya’nın başkenti La Paz’a
geçtik. Bolivya’da Uyuni Tuz Çölü gezimiz oldu. Sonraki durağımız Peru idi. 2015
yılında ilk kez gittiğimiz başkent Lima’ya ikinci kez gittik. Büyük Okyanus
kıyısındaki Pisco Körfezi’nde bulunan Ballestas Adaları’na bir gezi yaptık.
Nazca çizgileri üzerinden uçtuk. Peru’dan Ekvator’a geçerek başkent Quito’da
ekvator çizgisini ziyaret ettik. Sırada Şili’nin başkenti Santiago vardı.
Santiago’da iki gece kaldıktan sonra gemiye binmek üzere gittiğimiz Şili’nin
San Antonio Limanı’nda karadaki yolculuğumuz son buldu. Bundan sonra geminin 22
gün sürecek olan yolculuğuna denizde devam edecektik. Gerçi biz 18.günde
gemiden ayrılarak rotamıza karada devam etmeye karar vermiştik. Bunun
nedenlerine ve karada yaptığımız diğer gezilerin hikayelerine başka
yayınlarımızda yer vereceğiz.
23 Aralık 2017 Cumartesi günü Ushuai’dan Antarktika’ya doğru
yola çıkışımıza kadar olan süreç işte böyle gelişti.
Antartika’ya gidecek olanlar için çıkış noktaları Güney
Amerika ve Yeni Zelanda’nin güney sahilleri. Mesafenin kısa oluşu nedeniyle Güney
Amerika’nın güney ucunda Arjantin sınırları içinde bulunan Ushuaia kenti en
elverişli olan yer. Şili’nin Punta Arenas şehrinden de gidişler olabiliyor.
Antarktika’ya diğer gidişler ise Yeni Zelanda’nın Güney Adası’nda bulunan
“Invercargill” veya “Port of Bluff” şehirlerinden yapılıyor. Buradan
Antarktika’ya yapılacak deniz yolculuğu 7-8 gün sürüyor. Uçakla gidilirse 10
saat sürecek bir yolu göze almak gerekiyor. Onun da garantisi yok. Hava
şartları her an değişebildiğinden yarı yoldan dönmek zorunda kalabiliyorsunuz.
O yüzden Güney Amerika Antarktika’ya gitmek isteyenlerin öncelikle tercih
ettikleri bir yer.
Ushuaia’dan Antarktika Yarımadası’na deniz yolu ile 1,5-2
günde gidiliyor. Ancak bu gidişlerin de zamanı var. Hava şartlarının nisbeten
elverişli olduğu Kasım – Mart ayları arasındaki 4 aylık süre en uygun zaman. Bu
ayların dışındaki dönemde Drake Boğazı’nda dalga yüksekliği 15 metreye
ulaştığından ve kıyılar buzla kaplandığından gidiş imkanı neredeyse yok. Neyse
ki içinde bulunduğumuz Aralık ayı ulaşım açısından riski düşüktü. En azından
öyle olacağını umut ediyorduk.
24 Aralık sabahı gemimiz Beagle Kanalı’ndan çıkmış Horn
Burnu’na doğru ilerlemeye başlamıştı. Akşama doğru hava şartlarının elverişli
olması halinde Drake Boğazı’na girmiş olacaktık. Ancak öğleye doğru kaptan
tarafından yapılan anonsta boğazda dalga boyunun 10 metreye ulaşması nedeniyle
korunaklı bir yerde bir süre vakit geçirmek zorunda kalacağımız bildirildi. O
gün akşama kadar bulunduğumuz yerde bir ileri bir geri manevralarla geçti.
 |
Beagle Kanalı'ndan çıkarken |
Çoğunlukla gemide bütün gün sıkılmıyor musunuz şeklinde
sorular geliyor. Bu yüzden gemi ile ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum.
Yolculuk ettiğimiz gemi Holland America Şirketi’nin orta ölçekteki “ MS
Zaandam” adlı cruise gemisi. 1432 yolcu kapasiteli 61.000 Grt. luk geminin
maximum hızı saatte 24 Knot. (Bir knot bir saatte katedilen 1 deniz miline yani
1852 m.ye eşit) Zaandam’ın 15 Aralık’ta Şili’nin San Antonio Limanı’nda başlayan
programı 22 gün sonra 6 Ocak’ta Arjantin’in Buenos Aires kentinde son buluyor. Ancak
biz, daha önce de bahsettiğim gibi Patagonya’yı gezmek istediğimizden
yolculuğun 18. Günü 3 Ocak’ta Arjantin’in Puerto Madryn Limanında gemiden
ayrıldık.
Bu 18 günlük seyrin bir kısmı karada geçti. Gemi gece yol
alarak sabah erken saatlerde karaya yakın bir bölgede demirliyor. Demirlediği
limanlarda günlük geziler yapma imkanınız oluyor. Akşam saat 5-6 gibi limandan
demir alarak yoluna devam ediyor. Tam gün denizde geçen günlerde ise sıkılmanız
mümkün değil. Bir sonraki gün uğrayacağı liman ve çevresi hakkında sunumlar
yapılıyor. Akşama doğru canlı müzik eşliğinde çay, kahve veya alkollü içecek
servisinin yapıldığı mekanlar var. Gece ise tiyatro salonunda konser veya
gösterilerle güzel vakit geçiriyorsunuz. Kısaca klasik Cruise gemilerinin her türlü
konforu gemide mevcut.
 |
Zaandam Castro Limanı'nda |
Antarktika kıtasında karaya çıkma konusuna gelince,
Zaandam’ın programında böyle bir aktivite yoktu. Zira kıta ile ilgili konulan
kurallar arasında bir seferde karaya çıkmaya izin verilen kişi sayısı 100 ü
geçmiyordu. Yolcu sayısının yaklaşık 1400 kişi olduğu göz önünde tutulduğunda
bu iş için günde iki seferden en az 7 gün ayırmak gerekirdi. O yüzden bu
deneyimi yaşamak isteyenler daha az yolcu kapasitesine sahip gemilerle
düzenlenen turlara katılmaktaydı. Ayrıca bu gemilerin karaya çıkış için
kıyılara yakın seyretmesi gerektiğinden, buz kırma özelliğine sahip olması
gerekmekteydi. Bu tip gemilerle düzenlenen turların programında sağlık
koşulları uygun olan yolcular için kıtada geceleme imkanı da tanınıyordu.
Gecelemeler, buza açılan bir oyuğun içinde soğuk ve rüzar geçirmeyen uyku
tulumunda kalmak şeklinde oluyordu.
27 Aralık sabahı erken saatlerde 63. Paraleli geçtik.
Zaandam, o gün Paradise Bay ve Lemaire Kanalını geçerek kıyı boyunca yer alan irili ufaklı
adaların arasından seyrini sürdürdü. O gün ve takip eden gün tam bir görsel
şölen gibiydi. Gözünüzün alabildiğine uzanan bembeyaz yamaçları, etrafınızdan
geçen, bazılarının üzerinde penguen kolonilerinin bulunduğu buz parçalarını,
kıyılardaki buzullardan suya yansıyan türkuvaz renkli yansımaları seyretmeye,
görüş alanımıza giren bu manzaraları defalarca fotoğraflamaya doyamadık.
Bu
sularda çokça görülen balinaları da gözlemleme ve fotoğraflarını çekme fırsatı
da bulduk. Yolcular, dünyanın en büyük canlısı olan bu hayvanların siyah sırt
yüzgeçlerini ve havaya püskürttüğü suları görür görmez güverteye toplanıyor,
fotoğraf makinaları ve telefonlarla en güzel pozu yakalamak için birbirleri ile
yarışıyorlardı. Balinalar ise hiç istiflerini bozmuyorlar ama geminin
yaklaşmasıyla birlikte koca kuyruklarını havaya dikerek suya dalıyorlardı.
Antarktika kıtası 12 ülkenin katılımıyla 1959 da imzalanan
bir anlaşma ile barışa ve bilime adanarak güvence altına alınmış. Anlaşmaya
sonradan katılan ülkelerle bu sayının günümüzde 53 e ulaştığını görüyoruz. 53
ülkenin 29 u “İstişari taraf” statüsünde, 24 ü ise “İstişari olmayan taraf”
statüsünde. Ülkemiz de 1995 yılında anlaşmaya taraf olan ülkeler arasına
katılmış. Hatta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından görevlendirilen
bir ekip 24 Şubat – 1 Nisan 2017 tarihleri arasında “Turkish Antarctic Expedition – 1” (TAE-1) adı altında kıtaya bir sefer bile düzenlemiş.
Anlaşmada, kıtadaki doğal hayatın ve ekosistemlerin
korunması, hiçbir ticari faaliyetin yapılmaması, bilimsel amaçların dışında
maden araştırmalarına izin verilmemesi gibi son derece katı kurallar içeren
yasaklar yer alıyor. Kıtaya yapılan gerek bilimsel amaçlı, gerekse gezi amaçlı
seferlerde bu kurallara titizlikle uyuluyor. Gemimizin Antarktika kara sularına
girmesi ile birlikte yapılan uyarılarla yolcuların geminin açık alanlarında
sigara içmeleri, ellerinde yiyecek ve içecek ile güverteye çıkmaları
yasaklandı.
Daha önce bahsettiğim gibi gemideki günlük aktiviteler
arasında bulunduğumuz bölge, şehir ya da coğrafya hakkında tanıtıcı ve
aydınlatıcı sunumlar yapılıyor. Yolculuğun Antarktika ile ilgili bölümü ile birlikte
gemide bulunan “Antarctic Expedition Team” tarafından kıtaya ilişikin bir çok
sunum yapıldı. Ayrıca kıtaya ait dökümanter film gösterileri gerçekleşti.
Bunların bir kısmına katılma fırsatımız oldu.
Antarktika’da çeşitli devletlere ait faaliyet gösteren
birçok araştırma istasyonu var. Kıtadaki en büyük araştırma istasyonu ABD’ne
ait olan Mcmurdo Araştırma Üssü. Bu üs kıtanın güney-doğu kesiminde yer alıyor. İstasyonların büyük bir kısmı ulaşım kolaylığı ve iklim koşullarının
nisbeten elverişli olması nedeniyle Antarktika Yarımadası'nda bulunuyor. Bu
istasyonlarda çalışan personelin sayısı yaz aylarında 5000 i bulurken, kış
aylarında bu sayı 1000 kişiye kadar iniyor. 27 Aralık günü gemimizin rotasına
yakın bir mesafede bulunan Birleşik Devletlere ait “Palmer Araştırma
İstasyonu”ndan 7 kişilik bir ekip ziyaretimize geldi. Gün içinde yaptıkları
sunumlarda istasyondaki hayatları, neler yaptıkları, çalışma koşulları ve
kendilerini burada görev yapmaları için motive eden nedenler hakkında bilgiler
verdiler. Soru cevap şeklinde geçen sunumlar oldukça ilginçti.
 |
Palmer Araştırma İstasyonu ekibi |
28 Aralık günü Zaandam 65. güney paraleline ulaştı. Güneye
doğru indikçe günler gittikçe uzamış, neredeyse hava kararmadan güneşin
doğuşuna şahit olmuştuk. O gün güneşin batışını akşam saat 24:00 gibi izledik. İki saat sonra da saat 02:00 de
tekrar doğdu. 28’i 29 Aralığa bağlayan gece o güne kadar yaşadığımız en kısa
gece idi.
O gün kaptan yaptığı açıklamada rota üzerindeki geçitlerde
saptanan yoğun buz kütlelerinin gemi için tehlikeli olabileceğini bildirerek
akşam saatlerinden itibaren dönüşe geçeceğini bildirdi. 29 Aralık günü hava
şartlarında ani bir değişim oldu. Gemimiz gün boyu sis içinde seyretti. Hatta bir ara kar yağışı altında kaldık. O
nedenle o gün ve ertesi gün hava şartları fotoğraf çekimi için elverişli değildi.
Antarktika’ya yapılan yolculuklarda
böyle sürprizlerle karşılaşmak her zaman mümkün. Hava şartları çok değişken.
Neyse ki iki gün boyunca etrafı seyretme ve bol bol fotoğraf çekme imkanı
bulabilmiştik.
 |
65. enlemde gün batımı (saat:24:00) |
29 Aralık akşamı Zaandam Antarktika yarımadasının doğu
kıyılarına ulaşmış ve yönünü Falkland Adalarının başkenti Port Stanley’e doğru
çevirmişti. Yaptığımız yolculuk Zaandam’ın bu sezondaki Antarktika’yı içeren
ilk seferi idi. Bundan sonra iki sefer daha yapacak, Mart ayından itibaren Antarktika’ya
gidiş için mevsim sona erdiğinden yönünü başka rotalara doğru çevirecekti.
24 Aralık’ta başlayan Antarktika yolculuğumuz 7 gün sürdü.
Bugüne kadar yaptığımız seyahatlerin yanında bu seyahatin ayrı bir yeri
olduğunu söylemem lazım. Son derece sıra dışı ve büyülü bir deneyim yaşadık.
Bunu anlatmak çok zor. Adeta bir başka gezegene gitmiş gibi hissetik kendimizi.
Dünyamızda böylesine titizlikle korunan yerlerin hala var olduğunu görmek çok
güzel. Tek eksiğimiz karaya çıkamamak oldu. Ama, kıtanın güzelliklerini doya
doya seyrettik, o coğrafyanın tertemiz ve buz gibi havasını derin derin içimize
çektik.
Yaşamlarında seyahat etmeye, gezmeye, yeni kültürlerle
tanışmaya, yeni coğrafyaları keşfetmeye önem veren gezginlere seyahat
planlarında Antarktika’ya yer vermelerini şiddetle tavsiye ediyoruz. Kıtaya
yapılan gemi yolculuklarında karbon salınımı nedeniyle sınırlamaya gidileceğine
dair duyumlar var. Bugün bu yolculuğu yapmaya izin veren şartlar belki de
ilerde daha kısıtlı hale gelebilir. Antarktika bugün belki de dünyamızın en
temiz en iyi korunan coğrafyası. Umarız bu devam eder.
Birkaç gün sonra Arjantin’in Puerto Madryn Limanı’nda
gemiden ayrılacak ve Patagonya’ya doğru yola çıkacaktık. Görmek için bir
süredir hayalini kurduğumuz “Perito Moreno” buzulu bizi bekliyordu. Bu yolculuk
ile ilgili anılarımıza bir başka yayında yer vereceğiz.
Çok güzel. Memnuniyetle, zevkle hevesle izliyoruz.
YanıtlaSilKaleminizle gel dedi uzak topraklar Yekta Bey. ..selam ve sevgilerle. ..
YanıtlaSil