14 Nisan 2016 Perşembe

Brezilya'dan Peru'ya

Bugün Amazonlar'dan ayrılıp bir kez daha Sao Paulo'ya gidecektik. GOL Havayollarının G3 1653 sefer sayılı uçağımız Manaus saatiyle 10:15 de hareket ederek 4 saat süren uçuş sonrası Sao Paulo'nun Uluslararası Guarulhos Havalimanı'na indi. Otele vardığımızda hava kararmak üzereydi. Derhal üstümüzü değiştirerek akşam yemeği için otelin karşısında bulunan İbirapuera Alışveriş Merkezi'ne gittik. Fazla oyalanmadan otele döndük. Yarınki uçuşumuz saat 09:00'da idi. Guarulhos Havaalanı otelimizin bulunduğu İbirapuera semtinden araba ile bir saatlik mesafede olduğundan saat 06:00 da otelden hareket etmemiz gerekiyordu. 


Sabah erken aldığımız kahvaltı sonrası otelden çıkış yaparak hedeflediğimiz saatte havaalanına vardık. Peru dönüşü tekrar Sao Paulo'ya geleceğimizden aynı otelde rezervasyon yaptırmış, böylece valizlerimizden bazılarını otelin emanetine bırakma şansı yakalamıştık.



Peru'ya TAM Havayolları ile uçacaktık. Bu seyahatimizde Güney Amerika'da faaliyet gösteren havayollarının neredeyse hepsi ile uçuş yapıyorduk. Bu havayollarının içinde en yaygın olanı TAM Havayolları idi. Özellikle Arjantin, Brezilya ve Peru'nun birçok şehrine uçuşu bulunuyordu. Uçağımız yaklaşık 5 saat süren bir uçuş sonrası Peru'nun başkenti Lima'nın Uluslararası Jorge Chavez Havalimanı'na indi. 

Saat farkı nedeniyle Lima'ya indiğimizde vakit öğle civarı idi. Peru'nun başkenti Lima Pasifik Okyanusu'nun kıyısında yer alıyordu. Uçağımız iniş öncesi okyanus üzerine doğru ilerlemiş, denizin üzerinde bir dönüş yaparak kıyıya yönelmişti. Hava açık ve berrak olduğundan şehrin etrafındaki coğrafyayı net olarak görebilmiştik. Bulunduğumuz bölgede Peru toprakları tamamiyle çorak ve kahverengi bir örtü şeklinde altımızda uzanıyordu. Uzaklarda görünen dağ silsilesi Güney Amerika'yı bir uçtan diğer uca kateden And Sıra Dağları idi. 
Uçağımız indikten sonra pasaport kontrol noktasına geldiğimizde bankodaki memur Türk Pasaportunu görünce sayfaları karıştırıp vize etiketini aramaya başladı. Peru Türk Vatandaşlarına vize uygulamıyordu. Anlaşılan memurun bundan haberi yoktu. Diğer bankolardaki memurlarla konuştuktan sonra sonunda vizeye gerek olmadığına kanaat getirerek giriş mühürünü vurdu. Valizlerimizi alarak bir taksi ile otelimizin bulunduğu Miraflores semtine doğru yola çıktık. Havaalanından hareket ettiğimiz andan itibaren şimdiye kadar rastladığımızdan tamamiyle farklı bir kültüre sahip bir ülkeye geldiğimizi görmekteydik. İnsanların fiziksel yapıları, giyim tarzları, sokaklarda hareket halinde olan araçlar çok farklı idi. Havaalanı civarındaki semtler son derece bakımsız ve düzensiz görünüyordu. Acaba ülkenin başkenti Lima'nın tamamı böylemiydi. Bindiğimiz taksi bir süre sonra deniz kıyısı boyunca uzanan geniş bir bulvara çıktığında çevremizdeki görüntü yavaş yavaş değişmeye başladı. Kıyı boyunca uzanan falezin üstünde yüksek binalar, modern yapılar gittikçe çoğalıyordu. Sağımızda Pasifik Okyanusunun uçsuz bucaksız maviliği uzanmaktaydı. Aralarda okyanusun dalgaları üzerinde sörf yapanlar görülüyordu. 





Bir süre sonra otele vardık. Giriş ve odaya yerleşmemiz çok sürmedi. Otelin restoranında bir şeyler atıştırdıktan sonra lobiden yarınki gezilerimiz ile ilgili bilgi alıp rezervasyonlarımızı yaparak kendimizi dışarı attık. Miraflores semti lüks apartmanların, dünya çapında ün yapmış lüks otellerin kısaca şehrin elit kesiminin yaşadığı bir semtti. Otelden aldığımız haritanın yardımı ile yarın yapacağımız şehir turu için bilet ofisinin bulunduğu Larcomar Alışveriş Merkezine ulaştık. Buraya alışveriş merkezi demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Evet, içinde birçok mağazalar yer alıyordu. Ancak burayı çok daha farklı kılan özelliği, içinde Pasifik Okyanusu'nun eşsiz manzarasını seyrebileceğiniz terasların, açık veya kapalı alanlarda oturup yemek yiyebileceğiniz ya da birşeyler içerken bir yandan da okyanusu seyredebileceğiniz restoran ve kafelerin oluşu idi. 



Larcomar AVM






Yarın yapacağımız şehir turu için biletlerimizi aldıktan sonra manzaraya hakim bir kafede birer fincan kahve içmek için oturduğumuzda gün batmak üzere idi. Güneş ufuktan yavaş yavaş kaybolurken insanlar bu görüntüyü kaçırmamak için teraslarda toplanmıştı. Ufkun batısında uzaklarda bir yerlerde Japon adalarının var olduğunu, güney yönüne doğru ise kilometrelerce uzakta Paskalya Adasının yer aldığını, Mikronezya Takımadalarını ve bunların arkasında ise Avustralya'nın bulunduğunu biliyorduk. Buralarla aramızda dünyanın en büyük su kütlesi yer alıyordu. Pasifik Okyanusu...


Pasifik'te gün batımı




Akşam hava karardığında otele yürüyerek döndük. Yarın Lima şehir turu için erken kalkacaktık. Akşamki programımız ise yemekli Peru Halk Dansları gösterisi idi. Takip eden gün ise Lima'da ayrılarak Titicaca Gölü'nün kıyısında bulunan Puno'ya hareket edecektik. Farklı coğrafyası, farklı kültürü ve gizemli tarihi ile Peru yolları bizi bekliyordu.


17/24

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder