Çıktığımız yol hatırı sayılır derecede daralmaya başlamıştı. Bir süre sonra tepeye doğru devam eden bir tren hattının bulunduğu yerde vasıta değiştirerek daha küçük bir otobüse bindik. Kısa bir yolculuktan sonra zirveye vardık. Bir asansör ile heykelin bulunduğu seyir terasına çıktık.
Kurtarıcı İsa Heykeli'nin (Portekizce Cristo Redentor) yapımına 1926 yılında başlanmış ve 5 yılda tamamlanmış. Kaidesi ile birlikte yüksekliği 38 m. Bulunduğumuz tepeden Rio'nun muhteşem manzarasını resimlerde görmüştük. Ne yazık ki havanın hala kapalı olması nedeniyle sis ve bulutlardan başka bir şey görünmüyordu. Sisler arasında çekebildiğimiz kadar fotoğraf çektikten sonra otobüse geri döndük. Corcovado Tepesi'nden indikten sonra turumuzda sırasıyla şehrin içinde bulunan ve Rio Festivali'nde samba okullarının performanslarını sergilediği ve jüri tarafından izlenerek puan verildiği arena (Sambodromo) , 180.000 kişi kapasiteli ünlü Maracana Stadyumu ve modern mimarisi ve heybetli görünüşü ile Metropolitan Katedrali'ni gezdik.
Sambodromo |
Maracana Stadyumu |
Metropolitan Katedrali |
Zirveye çıkarken şehir bütün güzelliği ile yavaş yavaş ayaklarımızın altında beliriyordu. Rio gerçekten konumuyla, yemyeşil tepeleri ve kumsalları ile çok güzeldi.
Zirveye çıktığımızda bir tarafta Atlas Okyanusu'nun uçsuz bucaksız sularını, diğer tarafta ise şehrin eşsiz manzarasını seyretmeye doyamadık. Burada kaldığımız yarım saat boyunca hiç bir ayrıntıyı kaçırmamaya çalışarak manzarayı her açıdan fotoğrafladık.
Tepeden inip otele vardığımızda hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Akşam yemeğini sahildeki restoranlardan birinde yedikten sonra plaj boyunca yürüdük. Otele vardığımızda gene yağmur atıştırmaya başlamıştı. Yarın Amazonlara gitmek üzere Sao Paulo'ya hareket edecektik.
Rio'nun gösterişli otellerinden "Copacabana Palace" |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder