Buenos Aires kıtanın iç kısımlarından gelen Rio Parana ve Rio Uruguay nehirlerinin Atlas Okyanusu'na kavuştuğu Plata Körfezi'nin güney sahilinde yer alıyordu. Bu iki nehir denize karışmadan önce muazzam bir delta oluşturmuştu. Tigre Deltası. Körfezin hemen karşı kıyısında yani kuzey yakasında ise Uruguay kıyıları vardı. Bu kadar yakınken Uruguay'ın başkenti Montevideo'yu görmeden buralardan gitmek olmazdı.
İstanbul'da iken Montevideo'ya ne şekilde gidebileceğimizi araştırmıştım. Buenos Aires'ten kalkan Buquebus şirketine ait feribotlar 45 dk.süren bir yolculukla körfezin karşı kıyısında bulunan Colonia Del Sacramento şehrine gidiyor, oradan da kara yolu ile 2,5 saatte Montevideo'ya ulaşılabiliyordu. Bazı seferler ise doğrudan Montevideo'ya gidiyordu. Ancak fiyatlarını yüksek bulmuştuk. Daha sonra Skyscanner'dan Air France'ın uygun fiyatlı bir uçuşunu yakaladık.
Uçağımız 25 Ocak Pazar günü sabah 10:35'te Buenos Aires'ten kalktı. Yaklaşık 1 saatlik bir uçuştan sonra Montevideo'ya indik. Pasaport kuyruğundaki uzun bekleyişten sonra otellere servis yapan bir minibüs ile şehrin "Ciudad Vieja" denen tarihi bölgesindeki otelimize ulaştık. Otelimiz liman bölgesindeki "Mercado Del Puerto" ismi ile anılan İstanbul'daki Çiçek Pasajı benzeri tarihi bir yapının karşısında idi.
Otele girişimizi yaparak kendimizi şehrin eski yapılarından oluşan sokaklarına attık.
Koloni döneminden kalan bitişik nizam yapıların olduğu sokaklardan ve pazar keyfi yapan halkın dolaştığı parklardan geçerek şehrin merkezindeki Bağımsızlık Meydanı'na kadar yürüdük.
Meydana bakan tarihi binaların arasında özellikle meydanın karşısında bulunan "Palacio Salvo" sarayı heybetli görünüşü ile göz almaktaydı. Meydanın ortasında Uruguay'ın bağımsızlığını kazanmasında önemli bir yeri olan Jose Gervasio Artigas'ın ata binmiş heykeli yer alıyordu.
Gözlerimiz oturup bir şeyler içmek için yer aradı ama Pazar günü her yer kapalı olduğundan biz de bir taksiye atlayıp şehrin doğu bölgesinde bulunan bir alışveriş merkezine gittik. Akşam yemeğini burada yedikten sonra otelimize döndük.
Ertesi gün otelde aldığımız güzel bir kahvaltının ardından soluğu hemen önümüzdeki "Mercado Del Puerto" nun içinde aldık. Burası İstanbul'daki Kapalıçarşıyı andıran yüksek tavanı, kemerleri ve bilhassa içinde görsel bir şölen haline getirilmiş et ürünlerinin sunumlarının yapıldığı restoranları ile bize kendimizi doğu ülkelerinde olduğumuzu hissettirmekteydi.
Yaklaşık üç saat boyunca civarda yaptığımız keşif ve yemek molasından sonra Air France'ın 15:50 de Buenos Aires'e gidecek uçağını yakalamak üzere havaalanının yolunu tuttuk.
Otele girişimizi yaparak kendimizi şehrin eski yapılarından oluşan sokaklarına attık.
Koloni döneminden kalan bitişik nizam yapıların olduğu sokaklardan ve pazar keyfi yapan halkın dolaştığı parklardan geçerek şehrin merkezindeki Bağımsızlık Meydanı'na kadar yürüdük.
Meydana bakan tarihi binaların arasında özellikle meydanın karşısında bulunan "Palacio Salvo" sarayı heybetli görünüşü ile göz almaktaydı. Meydanın ortasında Uruguay'ın bağımsızlığını kazanmasında önemli bir yeri olan Jose Gervasio Artigas'ın ata binmiş heykeli yer alıyordu.
Gözlerimiz oturup bir şeyler içmek için yer aradı ama Pazar günü her yer kapalı olduğundan biz de bir taksiye atlayıp şehrin doğu bölgesinde bulunan bir alışveriş merkezine gittik. Akşam yemeğini burada yedikten sonra otelimize döndük.
Ertesi gün otelde aldığımız güzel bir kahvaltının ardından soluğu hemen önümüzdeki "Mercado Del Puerto" nun içinde aldık. Burası İstanbul'daki Kapalıçarşıyı andıran yüksek tavanı, kemerleri ve bilhassa içinde görsel bir şölen haline getirilmiş et ürünlerinin sunumlarının yapıldığı restoranları ile bize kendimizi doğu ülkelerinde olduğumuzu hissettirmekteydi.
Yaklaşık üç saat boyunca civarda yaptığımız keşif ve yemek molasından sonra Air France'ın 15:50 de Buenos Aires'e gidecek uçağını yakalamak üzere havaalanının yolunu tuttuk.
 |
| Montevideo Uluslararası Havalimanı |
7/24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder